9/19/2011

Zambak Ağacı





Bahçedeki seslere ilişen kadın. İpekten kadifeye derin içten dokunuş. Eteğinde gezinen zaman elçisi. Mavi gökyüzü. Yeşil çimenler. Adam soruyor ‘kadife mi giyersiniz’ kadının kirpiklerinde şimdi zaman. ‘Sadece kışın kadife giyerim’ dudaklar gülümsüyor. Hiçbir şey tesadüf değil. Hiç ve bir. Zambak ağacı. Ve o restoran. Masaların örtüleri beyaz. Zambaklar da beyaz. Zaman şimdi nerede durmakta? En son dudaklardaydı. Garson tabakları yerleştiriyor masaya. Zaman yıldız şimdi gözlerini kaplayan. Kestaneli pilav enfes. Kırmızı şarap buruk, kekremsi. Çatalda tutsak, sonu belli, az pişmiş biftek, parçacık. Parçacık bütünü sindirmeye yeter mi? Kadın cevaplıyor ‘Yetmez’ Adam: ‘Parça parça bütünü sindirebilir zaman’ Kadın: ‘Yetmez’ Adam: ‘Anlar bütünüdür yaşam’ Kadın: ‘Bütün diye bir şey, bana bütün nedir anlatabilir misin, çünkü her şey parçacık, kendilik içersinde, sen ve ben gibi, kendi bilincinde, kendi varoluş bilgisinde ve bütün yok.’ Adam: ‘Sana yetmeyen ne?’ Kadın:‘Yetmez, egede bir koy suların usulca sokulduğu. Zaman şimdi kahvenin dumanında tütmekte. Fıstıklı lokum da bir parça, bütünden bir parça, şimdi varlıktan yokluğa geçişte, kahveyle bütünleşmiş, zaman çarkında erimiş, benleşmiş.’ Adam: 'Afiyet bal şeker ol.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder