12/04/2010

En İyi Duyduğumuz Sesler İşitmediklerimizdir

Heyecanlanınca cümleleri toparlayamaz ya, hem de o kadar pürüzsüz yazarken, hem de o kadar akıcı konuşurken. (Şimdi ben seni ne yapayın, nereye koyayım, nereye taşıyayım) Bir de derler ki insan eti ağırdır. Hayır, ağır olan mutsuzluktur, umutsuzluktur. Kaya gibi yerinden oynamaz olan sevgisizliktir, sevmeyi bilmemektir. Bazıları sevmeyi ama çok azı sevilmeyi bilir. (Çocuksu mutluluk, hadi bana kucak aç bakalım kocaman) Ayrıntılara gizlenmiş. Bütün olamamış. (Evet, gerçekten iyi yazar, okusan aklın hayalinde durur) Nerede kalmıştım? Seni bulduğum yerde… (Böyle buldum, böyle bulundum. Şimdi ben seni ne yapayım, şimdi seni ben ne yapayım) -Kendinizden bir şeyler kattınız mı metne?-
 


Kendimden Kattıklarım Metne-1
 
Seninle gülmeyi seviyorum
 
Çam ormanlarını seviyorum. Yaprak dökmemesine bayılıyorum. Yaz kış yeşil kalmasına hayranım. Çam kokusu. Reçinesi, yanakta süzülmeden donmuş zamansız duraksamış gözyaşlarına benziyor. Ve dikensi yapraklar, işte o benim. Ben bir çam ağacıyım çocuk.
 
 

Kedimden Kattıklarım Metne-1
 
Senin beni evin merdivenlerinde karşılamanı seviyorum.
 
Mamanı yerken durup etrafa bakınmana tapıyorum.
 
Yarı insan yarı kedi olduğuna inanıyorum.
 
 

 
Kentimden Kattıklarım Metne-1
 
Bana zamanla sevmeyi öğrettin ya ben sana daha ne diyeyim.
 
Güzel bir kokun var rengi yeşil. Toprak, su, ateş içimde sönmüş bir volkansın.
 
Mütevazı asırlık çınar ağaçlarının gölgesindeki saltanatsın.
 
 
Bu işin aslı astarı, senden kattıklarım. En başa dönelim. Kalbine söz geçirebilir misin? Onu hizaya getirebilir misin? Onu vazgeçirebilir misin? Cevabın hayırsa, bu evetlerin en güzeli. Bu güzellerin en ıslah olmayanı. Bu hakikatin haktan gelişi.