4/30/2011

KAdiFE'nin Hizmetkarı



Bozguncu bir hediyedir bilinçaltımın bana oyunları. Dokunmak olarak okudum dokumak sözcüğünü az önce. Gördüm. Ama beynim dokunmak istedi, dokumaktan uzak. Faydasız. Bacası yüz yirmi yıldır tütmeyen fabrikanın kırmızı tuğla duvarları, vardiyalar, yaşamlar, kadınlar, erkekler, haneler, başlangıçlar ve bitişler. Bir maaş dört çocuk. Başı öne eğik delikanlı. Kuru fasulye fakir aşı. Gevezelik eden kadınlar. Eylül, geceler gündüzlere denk. Isırganlı otlu çörekler. Fabrikada dokunan ipekler, kadifeler. Mevsimsiz büyük bir boşluk fabrika duvardan duvara. İşbirliği yapan işçiler. Bir idareci. Kervandaki develer taşıyacak o topları, çölleri aşacak. Mısırlı prenses hayatında ilk defa kadifeye sarınıp uyuyacak, çölde, kendi gecesinde, yıldızlarla. Yıldızlar öldürecek beni. Fabrikada hazine ne arar? Demir kasa. Elden ele gezmiş paralar. Prensesin elinde demir makas. S harfinden yılan. Susturmak masalı. Makinelerin gürültüsünü. Yılan süzülüp gitti. Mavi forma yere yığıldı. Durgun yeryüzü. Küçümseyerek bakıyor ona gökyüzü. Yıldızlar çölde. Bulutlar yere yakın. Mavi önlük. Mavi tulum. Ihlamur ağacının altında, bu koku öldürecek beni. Mekanizma işliyor. Islah ediyor. Hazmediyor. Çarmığa geriyor, sonra ilahlaştırıyor. Nefretten sevgi boyanıyor, her yere. Teslim oluyor dokunmak bana, ben dokunmaya. Ihlamur ağacının altındaki masada. Kuşkuluyum süzülüp giden yılan hakkında. Yılan serbest, mavi forma kımıltısız. Oluktan oluğa. Bu masal beni öldürecek. Söylemedi demeyin katil hizmetkâr.