7/27/2010

Yelkovan Saatinin Üzerinde




Sonra birlikte oldular yelkovan saatinin üzerinde hareket ederken, şimdi görünmüyordu, birine olmayan bir şeyin ötekine de olmayacağını biliyorlardı, bundan fazla başka bir şey olamazdı, bu hepsiydi ve her zaman olandı, bu olmuş olan ve olacak olandı. Bu, sahip olamadıkları ama şimdi sahip olmakta olduklarıydı. Şimdi sahip oluyorlardı, ve önce ve her zaman ve şimdi ve şimdi ve şimdi. Ah, şimdi, şimdi, şimdi, yalnızca şimdi ve her şeyin üzerinde şimdi ve başka şimdi yok ama sen şimdi ve şimdi senin peygamberin. Şimdi ve edebiyen şimdi. Gel şimdi, şimdi çünkü şimdi yok ama şimdi. Evet şimdi. Şimdi, lütfen şimdi, yalnızca şimdi, başka hiçbir şey şimdi yalnızca şimdi, ve sen neredesin, ben neredeyim ve öteki nerede, niçin yok, niçin hiç yok, yalnızca bu şimdi, ve hep lütfen sonra lütfen şimdi, hep şimdi, çünkü yalnızca bir şimdi, gidiyor şimdi, yükseliyor şimdi, seyrediyor şimdi, terkediyor şimdi, uçuyor şimdi, dönüyor şimdi, uzakta şimdi, yolu açık şimdi, bütün yollarda şimdi, bir ve bir birdir, birdir, birdir, birdir, birdir, hala birdir, hala birdir, küçümcercesine birdir, yumuşakça birdir, özleyerek birdir, nazikçe birdir, mutlulukla birdir, bir iyiliktir, bir sevmektir, şimdi çam ağacının dallarının üzerine dirseklerini dayayıp toprakta uyumaktır bir, ve gecede çam kokusudur bir, sonunda topraktır bir, ve gelen günün sabahıyladır. Sonra öteki yalnızca kafasında olduğu ve hiçbir şey söylemediği için ''Ah, seni seviyorum ve bunun için sana teşekkür ediyorum''

Hemingway

7/06/2010

Senden Başkası Sen Olabilir Mi?




Gazetecilikte şöyle bir kural vardır, yazdığınızı yediden yetmişe herkes anlamalıdır, her kesimden ve her yaştan… Çünkü ticari bir üründür gazete, her gün belli bir tirajda satılmalıdır. Hadi bunu da bir yana bırakalım köşe yazarları çalıştıkları gazetenin okur kitlesine göre kendilerine ayar çekerler. Okur masumdur. Gazeteci veya iyi bir takipçiyseniz dönen cümleleri, ısınan suları hemen görürsünüz. İşin içine para girdi mi ne sanıyorsunuz ki? Hele böyle bir ülkede inanın her şey mubah olur. Yapanların yanına kâr kalır. Kitaplar da bu sömürüye açıktır. Sömürü varsa işin içinde inancınıza, zevkinize, özelinize göre şarkı yazarlar, parayı da kaparlar.

İşte burada durun! Söz konusu edebiyatsa kusura bakmayın ama en anlaşılmaz cümlelerle var olma özgürlüğümü ortaya koyarım. Herkes anlamasın, ama anlayan gerçekten anlasın! Dürüstçe. Edebiyat, tüm metaların üzerinde tutulmalı ve de anlaşılma kaygısı güdülmeden yapılmalıdır. Okuru allak bullak eden kitaplara bir örnek: Rilke’nin Malte Laurids Brigge'nin Notları nerede durduğumu, nereye gittiğimi, kim olduğumu bana unutturmuştu. Bir yazarın görünmez dünyasında kaybolmuştum. Bunun gibi daha pek çok önemli eser vardır. Gothe’nin Faust’u, James Joyce’un Ulysses’i, Kafka’nın Dönüşüm’ü... Bu yazarlar bu eserleri hayatın özünü akıtmak için veya kendilerini anlamak için yazmış olabilirler ya da yaptıkları en iyi şey yazmak olduğu için ya da sevgisizlikten ya da fazla akıldan, uyumsuzluktan, yalnızlıktan… Edebiyat budur. Edebiyatın gerçeği budur. Sizi zorlar. Sınırlarınızı kaldırır. Yazarla okur birbirlerini keşfederler, sırlarını paylaşırlar, acılarını, kayıplarını. Duygudaşlığın vermiş olduğu haz, sevgiyle bağlılığa dönüşür. Dostunuzu silersiniz veya aşkınızı bitirirsiniz de o yazara duyduğunuz sevgiyi yitirmezsiniz. Hayatınızın her evresinde, ne zaman sığınmak isterseniz oradadır. Sizin için mi yazmıştır? Kim bilir? Sadece yazmıştır. Ama şunu biliniz ki yayıncının siparişi üzerine yazmamışlardır eserlerini. Yazarın seçimidir. Onun günahıdır. Bir yazar kendinden başka hiç şeye tapmamalıdır. Kendine ihanet etmemelidir. Kafka kendine hiç ihanet etmiş midir? Kendisine bu kadar değer veren başka bir yazar görmedim. Kafka, kendinden başka hiçbir şeyin içinde var olamayan bir kişiliğe sahiptir. Yazmak, kendin olmaktır veya hiçbir şey olamamaktır.

Orhan Pamuk yazımla ilgili de birkaç şey belirtmek istiyorum. Ben Orhan Pamuk’u severim. Yazdığım yazı Orhan Pamuk’u sevmeyenlere yönelik bir göndermeydi. Bence Kara Kitap bir başyapıttır. Orhan Pamuk’u sevmeyen birçok kişiye alıp hediye ettim kitabı. Anlatımı, dili, kurgusu çok özeldir. Ve kapsadığı olaylar inanılmayacak kadar gerçektir, Türkiye’de olan şeylerdir. Beni Kara Kitap’ta en çok eğlendiren şeylerden biri gazeteci Mehmet Yılmaz örneğidir, benim tanıdığım adı Mehmet Yılmaz olan üç gazeteci var.

Eğer işiniz yazmaksa, bilin ki sizi sevenler de olacaktır sevmeyenler de. Bu, üzerinde çok fazla durulacak bir mevzu değil. Anlaşılmak da öyle… Zaten bir yazar anlaşıldığını düşünse ömrünü bir odada yazarak geçirir mi, bunu kendine amaç, iş, zevk, yaşam edinir mi? Edinir…