2/05/2012

Raiz’in Paşalığa Terfi-i Sünnetiyesi

Malumudur ki erkekliğe geçişin bir şartı olarak küçük Raiz’in de sünnetine pek bir önem verilmişti. Fakat uzunca bir süre onun ikna edilmesi de gerekmişti. Çünkü yaşanan bir hadiseden sonra sünnet olmaya yanaşmamıştı. Ramiz dedesinin kan kardeşi Bolulu Yasin Paşanın torunu Hasber’le yalının bahçesinde birbirlerini çekiştirirlerken, iri kıyım cüssesi, aşağı sarkan yanaklarına karşın Hasber, Raiz’in hırçın tekmelerinden nasibini almaktan yine kurtulamamıştı. Tekmelerin acısıyla Hasber’in, Yasin dedem diyor ki, sünnetçiye para verecekmiş, kökünden kestirecekmiş, o zaman deden Ramiz Paşa ne yapacakmış bakalım lafı, o gün itibariyle Raiz’in kulaklarını keskin bir kasatura sesiyle gün be gün bilemişti. Raiz bir koşuda Paşa dedesine durumu anlatmış, o da kan kardeşiyle bir daha görüşmeme kararı almıştı. Fakat feleğin oyununa karışmak da pek mümkün olmuyor. Hasber’in kuşpalazından yatakta çırpına çırpına öldüğünün haberi yalıyı vurunca, Ramiz Paşa o an itibariyle çocukluk arkadaşı Yasin’e koşmuştu. Hasber’in ölüm haberi Raiz’e pek bir şey ifade etmemişti, Theodore işin içine karışıncaya kadar. Balıkçı dedesi kuşpalazından ölen Hasber’in martı olmaya karar verdiğini anlatmasıyla Raiz çılgına dönmüştü. Martılardan nefret ettiği yetmezmiş gibi şimdi de gördüğü her martıya, “Hasber sen sen misin söyle” demeye mahkûm olmuştu. Bir taraftan da sevinmişti eti yenmeyen bir kuş olmakla dayısından daha akıllıca bir seçim yaptığına. Raiz on yaşına bastığında dedesi gibi bir paşa olmak kaydıyla, anlaşarak sünnet olmaya ikna edildi, emrine de bir yaver verilecekti. Göbekçi Yalısının bahçesinde mevlit okutuldu, gelen misafirlere etli pilav ile şerbet ikram edildi. Sünnetçi, eli ayağı temiz bir adamcağızdı, işinde de ustaydı. Usturayı dayamış, bakmasın diye Raiz’in başını yana çevirmiş, kollarından da sımsıkı tuttukları vakit, tam ucundan azıcık alacakken uğursuz bir martının cıyaklamasıyla korkup eli titreyen sünnetçi Süleyman’ın bağlanan basiretiyle, baya büyük bir parça pıt diye düşmüştü, ve öyle bir kan boşalmıştı ki Raiz acısına dayanamamış bayılmıştı. Günlerce yatakta yatmıştı. Hiç kimseyle konuşmaz hali, iştahsızlığı, solgun benziyle taşlaşmıştı sanki. Dedesi Ramiz de ne yapacağını bilmez ruhiyatta, sessizleşen yalının bir orasında bir şurasında görülmekteydi hayalet misali. Theodore’nin Arsen’le birlikte yalıya gelişiyle bu sessizlik bozulur. Arsen, sünnet anlaşmasının koşuluyla Raiz’e tahsis edilen yaverdir. Yirmi beş yaşında genç bir beydir. Küçük paşanın annesinin uzaktan akrabasıdır aynı zamanda. Yarı Ermeni yarı Rum bir aileden geldiği için Raiz’e iyi uyum göstereceği düşünülmüştü. Arsen ruhban okulunda yetiştirilmişti. O dönemde zeki öğrencilerin Fransa’da okutulması âdeti yeni yeni başlamıştı Osmanlıda. Ramiz Paşa devreye girip Arsen’in Fransa’da iyi bir yüksek eğitim görmesine önayak olmuş ve ona ihtiyacı kadar para göndermişti. Fransa’da hukuk ve felsefe eğitimi alan Arsen, eğitimini tamamlandıktan sonra ülkesine geri dönmüştü, fakat bir türlü alışamamıştı hiçbir şeye, Fransa’da öğrendikleri ile Osmanlı arasındaki düşünce dağları arasında adeta kaybolmuştu. Bol bol kitap okuyup notlar tutan, aklı dağınık, Ermeni kiliselerini gezen, bazen saatlerce dua eden, bazen gün boyu dua edenleri izleyen garip bir ruh haline düşmüştü. Bu duruma en çok da annesi üzülmüştü, çünkü oğlunun zekâsının boşa heba olmasından korkmuştu. Hatta ara sıra Theodore ile balığa bile çıkmıştı bu genç adam. Arsen, Raiz için hayatının dönüm noktalarından birisiydi ve onu, dedesi Theodore’nin yanında ilk gördüğü an itibariyle sevmişti. Bu ilginç genç adamın parlak siyah saçlarında, gözlerinde, kaşlarında oynaşan, dalgalanan ışığı fark etmişti. Bazı insanların ışığı konuştuğunda parlar bazılarının da sustuğunda. Arsen konuştuğu vakit ışığı o güzel sessiyle ılık ılık dalgalanıyor, ışıktan bir kuş gibi kanatlanıp uçuyordu, odanın içersinde turluyor, duvarları aydınlatıyordu. Yeni yaver Raiz’in çok hoşuna gitmişti, Arsen yanında getirdiği kitaplardan birini eline aldı, solmuş kahverengi cildinin üzerinde elini gezdirdi. Ve o kitaptan bir bölüm seçti, Raiz’e okudu. Solgun hastamız da yatakta kıpırdamadan Arsen’i dinledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder