2/12/2012

Bedel

Yanılgıların ve aşkın bedeli

Etiket çağında aşk

Almadan önce fiyatına bakmak gerekmiyor mu o pek beğendiğin, senin olmasını arzu ettiğin aşk kaç liraymış? Etiketine baktın mı? Neticede aşk bu diyebilirsin, bedelsiz bir şey, soyut, elle tutulmayan, gözle görülmeyen... Fakat öyle olmadığını hepimiz biliriz; daima en pahalıya ödediklerimizdir onlar. Maskemizi takıp çaldıklarımız, hesapsız kitapsız, sonunu hiç düşünmeden içimizi kanatarak gönlümüze yamadıklarımız? Aşkı yaşamadan önce dur, bak, evir çevir, sor bir bilene ne kadar bu aşk, kaç yıl, kaç isim, kaç şişe, kaç fotoğraf, kaç kaç kaç kaç! Mesaj alındı mı? İşte her şey o cümlede gizli “kaç (!) paraymış o” Ne kadar? Sanıyoruz ki aşk da hava gibi bedava. Yaşamının bir bedeli yok mu? Her güne yeniden başlarken o derin iç çekişler, oflamalar, aynada kendinle bakışmalar, işe, okula, yemeğe yetişmeye çalışmalar… Saatleri saatlere denkleştirerek evin kapısında anahtar arama ritüeli, hepimiz kapılara tapmıyor muyuz? Anahtarını kaybedenleri lanetlemiyor muyuz? Yanlış anahtarla hangi kapıyı açabildik şimdiye kadar? Yaşamak bedelli. Aşkın da bir bedeli var. Gönül işi mi, ilk bakışta mı, gülüşü mü, adı mı, gözleri mi, ismi mi, elleri mi… Soruyorum: Ne kadar?
Ödemeye hazır mısın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder